İde-kut, düşüncesel gücü temsil eder. Nosfer global us bağlantısıdır, tüm kişisel zihinleri birbirine bağlayan ve materyal bir gerçeklik ortaya koyan us-boyuttur.
İnsan arzulayan bir makinedir, arzuları çevresinde ihtiyaçları ve istekleri şekillenir; bu çerçeve içindeyse insanın ebedi özü belirlenir. Kararları doğrultusunda ebedi özü sürekli olarak tekrar-biçimlenir, insan mekanik ve canlı bir varlıktır. Ölü bir insan/Tanrı anlayışı bizi ide-kut anlayışından da uzak tutar, lakin idealizmi reddetmek modern dünyanın en büyük hatalarından birisidir. Genç Hegelyanlar bile Marx’ın metafizik yaptığına inanırken, bizim şiddetsiz ve pasif bir düşünce tarzı olan materyalizmi benimsememiz bizim için sadece kendi mezarımızı kazmaktan farksız olur. Bizim ihtiyacımız olan şey diri, şiddetli ve vahşet veren bir sistemdir. İde-kut ne kadar güçlü ve haşmetli olursa, gerçeklikte de o kadar büyük bir iz bırakır. Bu doğrultuda pasif ve aşağılık tüm fikirleri reddetmemiz, estetik ve şiddetli bir ideoloji benimsememiz gerekir. Türk namını ordusundan almıştır, böceklerin fikirlerini benimsemek asla bize göre değildir! İslam bir savaş dini gibi gözükse de aslında bir barış ve ‘’huzur’’ dinidir (ki huzur, istenilen huzur tarzına karşı çıkan tüm unsurların yok edilmesiyle başarılır.) İslam asla Türk tinine uymamıştır, ve bizim ide-kutumuz islam dinini hiçbir zaman tam olarak kabul etmemiştir. Bizim fikrimizce, Türk-İslam ve Türk tasavvufu, bozulmuş bir islam anlayışı değil; bozulmuş Türk dinidir. İslam etkisi altına giren Türk dini kendini korumuş, fakat zamanla tamamen farklı bir biçim alıp özünü kaybetmiştir. Bize kalan, en diri ide-kut ile birlikte bizi geride bırakan tüm unsurlara ve etkenlere şiddetle saldırmaktır. Türk dini tekrar saflaşmadan Türk milletinin yüksek bir refaha ulaşamayacağı kesindir, yabancı ide-kutlara tutsak kalacak Türk milleti asla gerçek bir huzura erişemeyecektir. Türk dininin revizyonu ve tekrar-kuruluşu, milletimizin geleceği için farzdır.